12 Eylül 2008 Cuma

los.

Bu yazıyı bin kere de okusam anlayabileceğimi sanmıyorum.Anlamış gibi ukala ukala ahkam da kesemem.Kısacası bu yazıdan çok az nasiplendim.Anlamadığım şeyleri bile gereksiz merakım yüzünden okur anlamaya çalışırım.Bu kez beceremedim.Ne müthiş ne müthiş.Andımızla açalım bugün lisemizi..

OOOOoooooo neeee kosta rika ne de cin ne de sambaci brezilya


Bir yerde. sandalyede oturuyosun, kırmızı gıyınmıssın habersız cekılmıs fotoğrafın elimde, hanı sen.Edebiyat dersinin hiçbir dersini kaçırmamış o solgun yüzünü,her ders görüp hiçbirşeyden öteye gidemeyen ,hani ben.Mahallenin çocugu olmanın verdiği o şımarık yüzün,terbiyeli hayta olan klişeleşmiş ruh dünyasıyla bütünleşmiş insanlardan bahsediyoruz şurda.Sağa sola bakma ben anlatırken,gördüm geçirdim ordan biliyorum.

Kendimi kandırıyodum zaten,
bide belki inanırsınız diye ortaya attım, oltaya gelmediniz. Gruba gelmem.Açıkça belirteyim.

Soldan sağa doğru dizdim beynimdeki ondalıkları,kıtaları. Buldum hepsini teker teker ancak çalışmadılar beraber var olmadılar.Olamadılar.
Nefesinmiş onlara "ruhumu" veren öyle dediler. Görmeyin size bakarken gözlerimdeki yapay maviliği.Ama yapay kalple sevmekte var.Hücre zarından farkı yok hiçbir insanın.Seçici geçirgen olan bu zar darbelere ne kadar dayanıklı olsa bile içten lizozomun bir hareketiyle eriyor kendi kendine.Ne kadar büyük egolara,kloroplastlara sahip olsan bile,kendi kendi bitirebiliyor insan.Bir ayna bulun bana, kendi kafamdaki ben ile ağır sorunlarım var.

Müdürümüz italyandı.."EGO TATMİNİ". Onun sesiyle irkildim,ferhat göçer misali...

Bu sabah tabagımdaki lokmalarla konusuodum bu sıra bu cansız nesnelerle konusma olayını abarttım gibi.Bunda sıcakların etkisi oldugunu düsünmekteim.

Gerek yok lakin bu konunun üzerinde durmaya çünkü sıcak topiğim zaten mevcut.

Şuraya ufak minik uyuyan ağaçlar çizelim
mmm enfes gözüküyolar
şurda da kendini unutturmuş sarımtrak bir ağaç daha
biraz mozere beyazı,okjent mavisi
küçük mutlu bulutçuklar

Saçlarım bonus değil lakin.. yaptıgım resim kaale alınır mı? hazır yapmışız trt ile anlaşmayı bozmamak gerek.

Ancak bir de digiturk u bağlatmayan ömer ile karşı karşıyayız..

Bildiğin maldır bu adam, kapısına gelenlere öyle alık, alık bakar. Bilmiyorum gay da olabilir. Çünkü o kızı kapısında gören erkeğin 10 saniye içerisinde Rusça`yı çözme ihtimali bile vardır. Fakat ömer iki kelimeyi bir araya getirip de buyur gir içeri be ablacığım digitürk senin köpeğin olsun bile diyememiştir

Yeter ulan yeter! Sivri dilimden çekiyorum ne çekiyorsam.Ancak mutluyum kulağımı bile dilimle karıştırabiliyor,İğnen var mı abi dendiğinde ise dilimi çıkartıp gururla sergiliyorum.

ingilicez..

İngilizcenin dilimiz üzerindeki etkisi malum herkes tarafından biliniyor..

yes,yep,ok gibi kelimeler zangır zangır sallıyor dilimizi

bende biz çözüm buldum.. İngilizceye Türkçe yi sokacağız

örneğin:

I FARKT YOU

yani seni fark ettim

aslında orjinali i farked you ancak -ed takısını gramel kremal krematik olarak t ye dönüştünüğünü hesaba kattım..

bir başka örnek:

it`s very engzaytink

exciting ile egzantirik i birleştirip bilinç altına Türkçe yi aşıladım

hadi verelim el ele

Nereye? nereye gidiyoruz ulan deyin bana..Dürtün beni ,sarın,sarmalayın..Ancak fazla etmeyin,eylemeyin; eylem yapmayın! Bu arada sarın derken rızlaya değil,çok ince detaylarda 0,5 uçla bastırmadan yazılan kelimelerle sarın.Baktınız olmuyor ,bakmadan deneyin.Denediniz yine mi olmuyor uğraşmayın,uğraştırmayın yırtarsınız heba olur kağıt lakin veba riski doğaçlamalardan kaynaklanıyor.

Gidiyorduk di mi..Gidiyoruz. Nereye afrikaya! GİDİYORUZ ULAN

YOK Afrika sıcakları geliyormuş yok otoro koko sıcakları geliyormuş yok denizin serin sularından buz gibi şahin ka geliyormuş.

YETER

biz gidiyoruz..Tim kuruyorum afrikaya gidiyoruz.Tim duncan ın önderliğinde ,önder turacının geri planda kalması nedeniyle aynı zamanda pavlovun köpeğinin şartlı refleks olaylarını daha çözememesi nedeniyle erteliyoruz biraz.

Esen kalın

Hiç yorum yok: